Sedef Kabaş ilk kez hakim karşısında

Gazeteci Sedef Kabaş hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla açılan davanın birincil duruşması 36. Asliye Canice Mahkemesi’nde görülüyor.

Duruşma Kabaş’ın ifadesiyle başladı. “Mevcut iktidarın bana ve bize yaşattıklarına karşın gerçekleri söylemeye devam edeceğim” diyerek savunmasına başlayan Kabaş,

“Yurtdışında aldığım eğitimlerden daha sonra can atarak yurda dönmüş bir gazeteciyim. Hakkımda gevşemiş tek bir dava değil. Gazeteci edinmek haricen bir eğitmen olarak öğrenciler yetiştirdim. Konferanslar vermiş, danışmanlık yapmış biriyim.

Geçtiğimiz yıllarda diğer bir konuşmam AKP’liler tarafından montajlanarak yayınlanmıştır. Konuşmamın içeriği kasti bir şekilde çarpıtılmış ve kamuoyuna izletilmiştir. Goebbels yöntemlerini eleştirdiğim konuşmam, Goebbels yöntemleriyle niyet gösterilmiştir” dedi.

“UYUŞTURUCU TİCARETİ YAPSAYDIM KUYTU DAR DOLAŞACAKTIM”

“Merak ediyorum acaba hukuk karşı hakkımı aramam bu husumetin sebebi midir?” diye soran Kabaş, şöyle devam etti: “Bu kişiler şimdi de atasözünden hakaret çıkarıp cezalandırılmamı istiyorlar. Ben bugün IŞİD üyesi olup, emniyetin canlı bomba listesinde olsaydım özgür olacaktım. Uyuşturucu ticareti yapsaydım dar kuytu dolaşacaktım. Öcalan ile görüşüp mektubunu okusaydım görüşleri referans alınan bir akademisyen olacaktım. Fethullah Gülen ile resim çektirseydim favori bir bakan olacaktım. Otele çöküp, devlet ihalelerine çöküp millete ana avrat küfretseydim suçlu olmayacaktım.”

“CUMHURBAŞKANINA HAKARET ETMEDİM, ETMEM”

Kabaş, savunmasında AİHM’in ifade özgürlüğü ile ilgili kararlarını örnek verirken “Cumhurbaşkanına hakaret etmedim, etmem, edilmesini de onaylamam. İktidarı gerekirse en ağır şekilde eleştiririm ve takdir edersiniz ama bunlar ifade özgürlüğü kapsamındadır ve bir gazetecinin görevidir” diye konuştu.

Kabaş ifadesinde şunları söyledi:

“Malum atasözünü bence yumuşatarak misal verdim. Hakaret kastım olsa sözün orjinalini kullanırdım. Takvim gazetesi manşetten beni açıkça amaç göstererek ilk kurşun atıldı. Polisler gözaltına aldı fakat çağırsalardı giderdim.”

“HÜKÜM ŞIMDIDEN VERİLMİŞTİ”

* Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı insan hakları eylem bildirgesine tarafından ırk artık gece yarısı gözaltına alınmayacaktı. Söz başka eylem başka. Koro halinde bakanlar, RTÜK başkanı, AKP’liler beni suçlu bildiri etti.

* Duruşma kararını beklemeye gerek yoktu, hüküm çoktan verilmişti. Gencecik bir savcıya ifade verdikten sonradan epey bekletildik, insan ister istemez düşünüyor acaba göklerden gelen bir emir mi var diye.”

* Apaçık kaçacak bir bayan yoktu, adresim sabitti. Senelerdir iktidar sahiplerinin şikayetiyle yargılanmıştım. Yatarı belki birkaç saat olan bir suçtan hapis yatırdılar. 49 gün sonra sizin karşınıza çıktım. Nasıl bir suç işlemiş olabilirim ki 13 yıla yakın hapis yatmamı talep ediyorlar?

* Dünyanın hiçbir hukuk devletinde yaşanmayacakları yaşattılar bana. Sözü ve kalemi haricen gücü olmayan bir kadına iktidarın gücünü kullanarak saldırdılar. Bunca saldırının öfkenin aleyhinde ulu Türk adaletine sığınıyorum.

* Bir atasözü üzerinden bir gazetecinin aralıksız kasıt gösterilmesi gerçeklerin kamuoyuyla buluşmasını alıkoymak yok midir?

Kabaş savunmasını “İddia edilen suçları muhakkak kabul etmiyorum, beraatımı ve terhis edilmeyi talep ediyorum” diyerek sonlandırdı.

12 YIL 10 AY HAPİS CEZASI İSTENİYOR

Sedef Kabaş hakkında ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ ve iki bakana karşısında ‘Halk görevlisine görevinden nedeniyle alenen hakaret’ suçlarından toplam 12 sene 10 avuç içi değin hapis cezası isteniyor.

Kabaş, 22 Ocak’ta tutuklanmıştı. Savcı, Kabaş’ın televizyon kanalında kullandığı bir özdeyiş nedeniyle Cumhurbaşkanının haysiyet ve saygınlığının zedelendiğini savundu. İddianamede keza Kabaş’ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ulaştırma Bakanı Adaletli Karaismailoğlu’na da hakaret ettiği bahis edildi.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir